Alevi Özgünlüğü ve Sol Gericilik
Alevilik bir din ve mezhep olmanın ötesinde tarihsel ve sosyal birikimlerin ortak kimliğidir.
Dinlerin, inançların kast sistemi kendini “kullaşma”da, eğitim sistemini“ezbercilikte”, hukuk anlayışını ise “ilahi yasa”larda bulur. Yönetim, eğitim ve yasa dinlerin teolojik ruhudur; var olmalarının vazgeçilmez dayanağıdır. Alevilik tüm bunların reddidir.
Aleviliğin kökenlerinde “mazda” inancı ve daha sonra İslama ait etkiler bulunsa da, bu ikisini de aşan; toprağına bağlı, özgürlükçü, hümanist ve hoşgörülü olması doloyısıyla toplumsal demokrasinin vazgeçilmez kimliğidir. Özgünlüğü buradan gelir.
Alevilik bir demokrasi hareketi, insani bir kültürdür. Din ve mezhep öğlerine sığdırmak, kanımca en büyük yanlış olacaktır.
Kürtlerin uluslaşma bilinci ne kadar önemli bir olgu ise, bu ulusal kimliğin demokratikleşmesinde en başat rolün Alevi hareketine düştüğünü sanırım kimse reddetmez.
Uluslaşma ve demokratikleşme; Kürdistan’ın özgürlüğü ile Aleviliğin Kürt demokratizmine öncülüğü ile gerçekleşebilir.
Aleviliğin tarihteki yeri bu olmuştur, günümüzdeki rolü de bu şekilde olacaktır!
Son dönümlerdeki Kürt hareketinin “müslüman kardeşlik” üslubu Alevilerde bir kaygı yaratmıştır. İdris-i Bitlis-i ile ittifak sürecine benzetilip, Alevi-Kızılbaş katliamına yorumlanmasına açık kapı bırakması açısından, eleştiri konusu olmaktadır. Oysa ki “müslüman kardesliği” yerine Kürt ulusal hareketinde bir karekter olan “halkların kardeşliği” argümanı kullanılmış olsaydı, belki bu tartışmalar gerçekleşmeyebilirdi. Israrla “müslüman kardeşliği” ekseninde “ortak etnisite, ortak bayrak” lafzlarıyla Kürtleri Türklere yamama eğilim “sunni ittifak” olarak anlaşılacağı tahmin edilmeliydi.Israrla Akp’nin kulağına hoş gelen “müslüman kardeşliği”yle çözüm arayışının tepkilere yol açacağı ögörülmeliydi. Akp’nin islami kimliğine “diplomatik bir jest” olarak dillendirilse de, gündeme geliş biçimi ve ele alınışı bu tepki ve tartışmalara neden olmuştur. Bunun dışında bazı BDP’lilerin Fethullahçıları aratmayan üslupları daha da tetikleyici olmuştur. Bu tür üsluplar, bazıları tarafından “politik” görülse de, sürece hizmet etmediği ortadadır.
Kürt hareketi bir çok konuda eleştiriye tabi tutulabilir, ancak Kürt haraketenin laik karekterinden şüphe duymak bizi yanlışa götürür kanaatindeyim.
Çünkü Kürt ulasal mücadelesinde Aleviliğin yeri her zaman belirleyici olmuştur. Türk sömürgeciliğinin iki dayanağı olan ağalık ve şeyhlik nerdeyse etkisizleştirilmiş düzeydedir. Bunun yerine Kürdistan’da sunni, Alevi, Yezidi, Asuri, Keldani inanç ve grupları ortak bir fotoğrafta yer almışlardır. Bu toplumsal fotoğraf görmezden gelinerek, son dönemlerdeki kimi üslüp ve ele alışlardan hareketle Aleviliği Kürt ulusal hareketinden uzaklaştırma bizi daha farklı bir yanlışa götürür.
Kürtler üzerinde oynanan iki oyundan biri sunni-islamcılık ile dindar Kürtleri kontrol etme, diğeri ise “laiklik” öğesi ile Aleviliği etkisine alma olmuştur. “Mezhep ayrılıkları” ile Kürtlerin uluslaşmaları engellenmek istenmiştir.
Bazı Alevilerin haklı eleştiri ve kaygıları yerinde olmakla birlikte, bazı art niyetli kesimler ise bu tartışmaları çarpıtarak Aleviliği Kürt kimliğinin önüne koymakta, ve buna tepki olarak da Chp’nin yolunu göstermekteler. Akp’nin Alevi karşıtı eğilimlerini, son “çözüm” tartışmalarıyla birlikte, özellikle Öcalan’ın ”müslümün kardeşlik” vurgusuyla pişirerek Aleviler bir “sol gericiliğe” sürükleniyor!
“Sol gericilik” diyoruz, çünkü Akp içinde kandırılarak, ya da çıkarları için yer alanlar nasıl “sağ gericiliğin” temsilcileri ise, Aleviliği Chp’ye çıkar ve kariyerleri uğruna sürükleyenlerde “sol gericiliği” temsil etmekteler.
Sunni Kürtlerin Akp yi desteklemeleri sunni gericiliğin bir sonucuysa, CHP içinde çörüklenen Alevilikte bir sol gericilik olarak görülmelidir.
Çünkü özgür olmayan topraklarda inançlar özgür olamaz. Alevilik bir özgünlüktür. Dersim bir direniş tarihi olarak özgünlüktür. Kültürel ve insani kimliği olarak özgündür. Bu özgünlükler Kürt ulusal karekterinin dışında değil, bilakis içinde yer aldığı sürece özgündür. Çünkü Kürt uluslaşmasının demokratik karekter kazanmasının en önemli faktörüdür Alevilik.
Alevi özgünlüğünü, Ulusal mücadelesinin karşıtı olarak göstermek ve hatta onun dışında bir eğilim olarak tanımlayanlar, tarihsel bir çarpıtma içindeler.
Bunun başında H.Aygün “Aleviler ne Kürttür ne Türktür” diyerek, siyasal olarak solun gericiliğine oynamak istiyor. Alevi kimliğini tarihsel ve sosyal birikiminden ziyade “dar mezhepçilğe” sığdırımak istiyor. Oysaki Alevilik, “demokratizmin öncü gücü” olma babında tarihsel bir rolü varken, bunu salt mezhepçiliğe sığdırıp daraltmasıyla bu gücü hem demoralize, dolayısıyla hem de hakaret ettiğinin farkında değildir.
Sunni Kürtlerdeki Akp içindeki şeyhler, dinci zenginler ne kadar gerici ve softa ise, Kürt alevileri Chp ile buluşturan Aygün gibileri de bir o kadar iki yüzlü ve softadırlar.
“Müslümün kardeşliği” tezi eleştirilmelidir, ama buna karşılık Chp gibi ırkçı, Alevilerle “laisizm” adına oynayan gerici bir partinin yolunu göstermekte apayrı bir gericiliktir.
PKK-BDP çizgisi benimsenmeyebilir, bu siyasal bir haktır. Ancak Kürt ulusal kimliği dışında Aleviliği “dar mezhepçilik” olarak tanımlayıp, sömürgeciliğin “laik” ayağıyla da buluşturmak bir özgünlük değildir.
H. Aygün Alevi mezhepçiliği yaparak siyasal rant peşinde olduğu anlaşılıyor. “Diyarbakır 6 Akp’li çıkardı” diyerek Dersim’in 2 Chp’li çıkarmasına siyasal gerekçe buluyor!
Siyasetin demagojik ve ahlaktan yoksun tanımı bu olsa gerek!
Diyarbakır’da 6 Akp’liyi çıkaran sunni gerciliğe karşı Dersim’de 2 Chp’liyi çıkaran sol-Alevi gericiliğini savunmaya çalışıyor. Oyasaki Chp ve Akp’nin Kürt ve Alevi düşmanlığı konusunda aynı kulvarda ilerlediğini ya görmek istemiyor, ya da çıkarları için çarpıtıyor.
H. Aygün Chp’de aşağılanırken bir alevi olduğu için değil, bir Kürt kökenli olduğu içindi. Aleviliği Kürtlükten soyutlayıp Türk laikliğiyle yamayarak, kendini kabul ettirmeye çalışıyor anlaşılan.
Tarih bu; bir yandan Seyid Rıza’nın torunları Kürdi-Alevi direnişi içinde iken, bir yandan Diyap ağaların şaklabanlığı... Biri özgünlüğünü ulusal özgürlüğünde ararken, diğeri ise ulusunu inkar ederek “özgünlüğünü” katilinde bulmaya çalışıyor.
Kürtleri “müslüman kardeşliği” ile Türlüğe yamayan politikalar kadar “özgünlük” adına Kürt Alevilerini Chp ile buluşturan eğilimlerin ikisi de yanlıştır.
alikizild@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder