11 Haziran 2013 Salı

İmralı Resti ve "Eve Dönüş"

İmralı Resti ve “Eve Dönüş” yasası

Taksim olayları gölgesi altında gerçekleşen son İmralı görüşmeleri kadar verilen mesajlar da yeterince tartışılmadı.
PKK Lideri Öcalan “kendimi kullandırtmam” sözünü kullanması hem İmralı’dan “şüphe” duyanlara bir mesaj, hem de Akp’nin geçmiş “oyalama” taktiklerine bir cevap niteliği taşıyordu. Ancak verilen mesajın devamında “bundan sonra sorunun çözümünde samimiyet hükümete kalmış” demesi ise bu mesajın direkt muhatabı Akp’nin olduğunu anlamak hiç de zor değil.
İmralı’dan gelen “kendimi kullandırtmam” ve “bundan sonraki adımlar hükümetin samimiyeti” eleştirisi hükümeti pratik adım attırmaya dönük olduğu kesin!
Zira, Newroz’da “silahlı mücadele miadının bittiği” çağrısı ile PKK geri çekilme kararı almış, Kürt siyaset organları tüm açıklama  ve mesajlarını bu eksende yapmış, Kürt siyasetinin dili “Türkiyelileşme”, sorunun çözümü ise “demokratikleşme mücadelesi” ile açıklanmıştı.
Bunlar, Kürt tarafının attığı önemli adımlardı.
Devlet kanadını temsil eden Hükümetten ise halen “çıt” yok!
Taksim olayları Akp’yi bayağı sıkıştırmış olsa da, Kürtlerin “barışçıl duruşu”  Akp’yi rahatlatmışa benziyor.
Akp, gerillanın geri çekilmesini  “cehhenimin dibine gitsinler” sözüyle başlatırken, H.Cemal’in onlarca serilik yazılarıyla olan biteni “gazeteci” diliyle kamuoyuna açıklamayı yeterli gördüler.
Gerilla çekilme sürecinde olsa da, çekilmenin biraz daha uzun sürebileceğini KCK yetkilileri belirtmişti. Akp’nin oyalama politakısına karşılık “gecikme” bir taktik mi, yoksa koşulların bir sonucu mu, yakın zamanda göreceğiz. Ancak görünen o ki, işler karışık.
 Akp yakınlaşan Anayasa tartışmalarına kendini hazırlarken, pratik olarak hiç bir adım atmış değil. Ve “Anayasayı önce geçirelim sonra pratik adımlar atmanın yolunu açalım” diyerek Kürt siyasetçilerini ikna etmeyi deneyecekler. Kürt siyaseti buna hazırlıklı olsa gerek ki, ısrarla “pratik adım” diyor.
Kapalı kapılar ardında kimi vaadler verildiği ve tartışıldığı söylenebilir, ama görünen o ki “derin bir sessizliğin” olduğu!
Bu derin sessizlik içinde Akp’nin oyalama ve son dönemlerde sınır hattındaki askeri hareketliliğe karşılık Kandil’in “gecikme” habeberi Öcalan’ın dikkatini çektiği için “kendimi kullandırtmam” sözünü ifşa etmiş!
İmralı’nın bu mesajı, Taksim olaylarının parallelinde gelmesi hükümeti tedirgin etmiştir. Alelacele “eve dönüş” yasası gündeme getirilmesi bundan kaynaklanıyor.
Genel Af kavramı her yönüyle tartışılabilir. Af kavramının rencide edici olduğu Kürtler açısından bile kabuldur. Ancak İslami çözümün literatürü olarak gündemimize giren “hellalleşme” için bile devlet kanadından hiç bir adım atılmadı.
Akp’lilerin son günlerde “eve dönüş” yasasına sarılması Taksim olaylarının parallelinde Kürt dalgasından çekindikleri gibi Öcalan’ın Taksim olaylarını selamlaması ve “kendimi kullandırtmam” sözü etkili olduğu içindir.
Ancak “eve dönüş” yasası bir oyalama, zaman geçirme süreci olarak algılanmalıdır. “Suça bulaşmayanı topluma kazandırmak” sözü, pişmanlık yasasından daha rencide edici olduğu tartışmasızdır.
KCK “sessiz-sedasız”  sınır dışına çekilmeyi gerçekleştirmektedir. Ancak BDP aynı sükunetle süreci izlememelidir. KCK’nin “sukunetini” BDP siyasal aktivite ile doldurmalıdır.
Bu süreçte,  Taksim olayları eşliğinde hükümetin adımlar atması zorllanabilir. Buna örnek olarak on binlere varan KCK tutuklularının serbest bırakılması için bir kampanya düzenlenebilir, sivil aktiviteler geliştirilebilir.  Akp’nin samimiyeti “KCK tutuklularının serbest bırakılması” ile sınanabilir.Çünkü KCK tutuklamaları Akp’nin siyasal soykırımı ise, Akp önce kendi yaptığı suçlardan arınarak sürece girmesi zorlanmalıdır.  Ve Akp’yi zorlamak için en elverişli ortam  bugündür. Bu zeminde “KCK tutsakları serbest bırakılmalı” kampanyası basın ve siyasal organlarımız tarafından başlatılabilir. Sivil Cuma eylemlerinin sonlanmasını takiben böylesi bir gündemle Akp iktidarı zorlanabilir. Taksim gündemiyle sürükleneceğimize, Taksim olaylarını mücadelemizin bir zemini olarak değerlendirebiliriz.
Avrupa bu aralar Taksim olaylarına bu kadar ilgili iken, Kürt haklarını da bu gündemde canlandırmak çok zor olmasa gerek!
Kürt siyasetinin “barışçıl” duruşta olması normaldir, ancak sivil eylemler ile bu sessizlik daha anlam kazanabilir. Kısacası sessizlik bazen iyidir, ama sessizliği besleyen sivil eylemler daha iyidir.
İlk hamlemiz “KCK’lılar koşulsuz serbest bırakılsın” olabilir.
Haziran/2013