10 Haziran 2013 Pazartesi

Taksim Olayları ve Türk Solu

Taksim olayları ve Türk solu

Geçen Yazımızda Taksim olayları ile Kürtlerin rolünü ele almıştık. Bu yazımızda ise Türk solunu ele alalım.
Türk solu dediğimizde bir çok arkadaş kızıyor, “Türkiye devrimci Hareketi” dememizi istiyorlar. Bu iki ayrım üzerine hiç düşündünüz mü ? “Türk solu” ile “Türkiye devrimci hareketi” ayrımı nedir diye.
Türk solu, Türk ulusunun solunu temsil eder.
Türkiye devrimci hareketi ise Türkiye ve Küridistan’ı....
Türk solu içinde bir anket yapın yüzde ellisine yakını Kürt’tür. Irk olarak Kürtlüklerini “sınıf bilinci” ve “enternasyonalizm” teorrileriyle inkar ederler. Bu inkarlarına kılıf olarak da “Türkiye demokratik  ve devrimci hareketi” olarak tanımlanmak isterler.
Ancak ben Türk solu diyeceğim; Çünkü Fransız solu, Alman solu, Arap solu ve hatta Kürt solu nasıl bir realite ise Türk solu da böyle bir realitedir.  Türk solu “önce Türkiye’de devrim sonra Kürtelere özgürlük” diye, Kürtler adına konuşmaya kalkıştı, ama Kürtleri hep ikinci elde tuttu. Bunun için “Türkiye devrimci hareketi” diye tanımlanmak istedi. Kürtleri kendi içinde eriten mantık, solculuk adına asimilasyonun bir diğer öğesi oluyordu. Türk solu “Che Guevara’da bir Bolivya’lıydı” demagojisi ile Kürt solcularını örgütlemeye çalıştı, Kürdistan adına söz hakkına sahip olmaya kalkıştı.
Bunun için “Türkiye devrimci hareketi”  tanımı buna tekabul ederken; Türk solu ise Türk ezilen, yoksul ve emekçilerinin davasına tekabul eder. Bundan dolayı Türk solu içindeki Kürt solcuları hiç alınmasın “Türk solu” olarak anılmaktan.
Gerçekten temel ideolojilerin Kürdistan’a bakışı sorunludur.
Örneğin Kürt islamcısı “hepimiz ümettiz” der, Kürtlere asimilasyonu dayatır.
Kimi aleviler “Türk-Kürt önemli değil, önemli olsan insan olmaktır” diyerek, hümanizm adı altında Kürtlük eritilir.
Türk solu da, milliyetçilik karşıtlığı ve sınıf dayanışması adına Kütlüğü asimile etmeye çalışır.
Böylesi bir girişin Türk solu açısından çok ağır olduğunu biliyorum.. Ama Türk solu başta Kürdistan sorununda sınıfta kalmıştır, tarih boyunca Kemalizmin arkasında nal toplayan konumdan kurtulmamıştır.
Tarihsel olarak bu konumda olan Türk solu Taksim olaylarını doğru okuyabilecek mi sorusuna cevap arayalım...
Taksim olaylarının toplumsal duyarlılık taşıması olumludur, dipten gelen dalganın sesidir. Bu sese kulak vermek herkesin görevidir.
Türk sol hareketleri bu sürecin neresinde kaldı, ya da kalıyor sorusu acilen cevaplanması gerekiyor. Dikkat edilirse Gezi parkı ile başlayan olaylar,  Türk sol hareketleri ile BDP öncülüğündeki Kürtlerin ortak tavırları olarak gelişti.
Sırrı Sürreya Önder bu iki kesimin ortak temsilcisi olarak sürecin hem partizanıdır, hem de hükümet ve isyancılar arasındaki arabulucudur. Bu durum, Kürt halkının mücadelesini meşrulaştıracağı gibi, Türk solunun “demokratik, insani ve sosyal taleplerler” eksenindeki hak arayışlarına da meşruiyet kazındırabilir.
Türk sol hareketi bu olayları doğru okuyup, Kürtlerin ittifakını kazanırsa güç olabilir, hatta siyasal olarak kendini temsil edebilir.
Türk sol hareketi “devrim hayali” uykusundan artık uyanmalıdır. Klasik devrimler tarihi bittiği gibi, Ekim devrimi klasizmini romantizme dönüştürmenin hiç bir anlamı yok.  Devrim romantizminin romanlarda kaldığını artık kabullenip demokratik –siyasal sürece girmesi gerektiğini anlamaları gerekiyor.
İllegalizm, sabotaja dayalı silahlı eylemler  vb. bu süreçtaki toplumsal tepkileri tahrik edebilir, ancak örgütleyemez.
Türk solu slogancı, “devrimci” üslup yerine demokratik muhalefeti eseas alan, siyasallaşan örgütlemeyi hedef alırsa alternatif olma şansı vardır. Gerek uluslararası koşullar, gerek bölgesel koşullar Türk soluna yeni imkanlar sunmuştur.
Örneğin Eski Dev-yol’cuların ÖDP,  Kurtuluşçuların ise EMEP şeklinde örgütlenmesi siyasal bir tercih olsa da, klasik “devrimci” çizgiden daha başarılı bir sürece girdiklerinin önemle altını çizmek gerekir. Devrim yapma koşulu ve gücü yoksa o anın koşullarını doğru değerlendirmek en gerçekçi olan yaklaşımdır. Türk solunun romantik “devrim” hayali ile Kemalizmin kuyrukçuluğu sayesinde Akp bu bu kadar güçlü hale gelmiştir.
Tartışmaya hiç gerek bile yoktur: Akp, Türk solunun zaafları üzerinde yükselen geciri bir iktidarlaşmadır.
Türk sol hareketleri bu açıdan dar sınıf perspektifinden ziyade “insani, sosyal ve demokratik” talepler üzerinde  toplumsal muhalefeti örgütleyip, siyasal güce dönüştürmesi gerekiyor. Bunun için de “devrim” hayalini bir köşeye atıp siyasal erk olmayı hedeflemesi gerekiyor.
Bu düşünsel ve ideolojik realite Kürt ulusal özgürlük mücadelesinin desteğini her zaman alabilir. Ortak platformlarda buluşabilir,  faşist sisteme karşı ittifaka girebilir.
Türk solu bunu yapacak mı, ya da başaracak mı gelişmelerin sonucunda göreceğiz.
Kürt özgürlük mücadelesi karşısında Kamilizim kuryurkculuğunu yeğleyen Türk solu, bu karekterinden dolayı bir arpa boyu yol almaktan aciz  kalmıştır. Örgütlü ve disiplinli olan Kürt hareketini bu süreçte sokağa davet etmek yerine, sokakların ruhunu siyasal güce dönüştürülürse toplumsal muhalefetin bilinci ortaya çıkar.
Kürt hareketi Amed’de meydanlara yeterince çıkmıştır, sokakların ruhunu siyasal güce dönüştürmesini bilmiştir. Türk solu Kürtleri “sokağa  davet” etme yerine Kürt siyasal hareketini örnek alarak siyasallaşmanın yolunu yakalayabilir.
Taksim olayları Türk solu için hem tarihsel ve hem de güncel olarak bir sınavdır; tarihsel olarak yapılacak doğru bir özeleştiri ile doğru tercih bulunabilir; güncel olarak ise “insani, sosyal ve demokratik talepler “devrim” hayaliyle geri tepilmeyip sitem partilerine alternatif olan toplumsal muhalefetin siyasal kimilği geliştirilebilir.