10 Kasım 2012 Cumartesi

TERS KÖŞE

                                                   TERS KÖŞE

İnsan oğlu kolaycı düşünce tarzıyla her zaman önüne sürüleni kabul ede durur. Bu durumuyla seçme özgürlüğü kadar, beğeni ölçülerini de kaybeder.

Olaylara, sunulan olguların algılamasıyla bakar.

Yani ne öğretilmişse, o kadar düşünür, o kadar konuşur ve o kadar duyabilir!

Algının tekdüze sabitleştirilmesi, insanın mekanik ve bir o kadar da metafizik sosyal dünyaya hapselidmesinin sonucunu doğurur.

Düşünelim, sabit algısı olan insanların eline bir huni verin, o huninin geniş yönünden bakarak küçücük şeyleri ancak görebilir.

Mum ışığıyla aldanıp, güneşi görmeyenlerin hikayesine benziyor, sabit algılı insanların hikayesi!

Bunun için ters köşe, deyemini kullanıyorum.

Huniye geniş taraftan bakıp büyük olguları küçük görmektense, huninin tersinden bakıp olguları geniş görmeye çalışmak bana zevk veriyor.

Sunulanı değil, olması gerekenleri öğrenmek, bilmek ve bu olgular üzerinde deneysel sorgulara gitmek, asıl bir bilimselliktir.

Hayata tersten bakıyorum!

Sosyal olaylara tersten bakıyorum.

Tabi ki, politikaya da tersten bakıyorum.
Hayata tersten bakıyorum, dedim. Çünkü herkes kötü insanların çokluğundan bahseder. Oysa ben tersten bakınca iyi, saf ve eğitimsiz insanların çok olduğunu görüyorum, kötü insanların ise azınlıkta kaldığını düşünüyorum. Ancak iyi insanlar kötüler kadar güçlü ve eörgütlü olamadıkları için, kötüler öne çıkmaktadır.

Hareketli azınlıkla, hareketsiz çoğunluğun paradoksudur anlatılagelen.

Sosyal olaylara tersten bakıyorum; suçluyu değil suçluyu suçlu yapanı bulmaya çalışıyorum. Hırsızı hırsızlığa zorlayan yoksulluğu, fahişeyi faheşiliğe zorlayan erkek zorbalığını, şiddeti toplumsal hastalık yapan geri kültürün argümanlarını bulmaya çalışıyorum.

Politikaya tersten bakıyorum; subjektif, tanrısallaşmış ve kendi örgütlülüğü içinde kudret haline gelmiş bir yönetim sanatına dönüşmüş politakaya; insan bilincinin "ben" olarak örgütlendirilmesi; toplumsal bilincin ise "biz" olarak örgütlendirilmesinin teknik çalışmasıdır politika.

Ben, olgusunu kendisine indirgeyen politikacılar, biz olgusunu ise topluma indirgeyerek; toplumsal kastın siyasal sahaya indirgemesidir de ondan...

Tarihi de tersten okuyorum, tarihi mazlumlar, halklar, sınıflar ve hatta köleler yapmışken, tarihin elit insanlar adına yazılması ne acı, ne utanç verici bir durum...

Kendimi de tersten okuyorum; tersten okuyarak var olmaya çalışıyorum, yaşadığım yaşamı gerisin geriye götürerek yeni doğan bir bebeği yeniden nasıl yaşaması gerektiği gibi hayallerimle var olmaya çalışıyorum...

Ters köşeye şimdiden hoş geldiniz demek kalıyor, sevgili misafirlere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder